BASINA VE KAMUOYUNA
Üniversiteler bilim, teknoloji ve düşünce üretmek için var olması gereken bilim yuvalarıdır. Birlikte yönetme ve birlikte üretme kültürünü üniversitelere hakim kılmak isteyen akademisyenler ve öğrenciler son dönemde siyasi iktidarın hedefi haline gelmiştir. İktidar, özellikle siyaseten baş edemediği her konuyu provokasyonla toplumun dini ve milli hassasiyetleri üzerinden manipüle ederek, değişik toplum kesimlerini birbirine karşı kışkırtarak karışıklık çıkarıp, baskı ile çözme yolunu tercih etmektedir.

Yakın dönemde Barış İçin Akademisyenler bildirisine imza atan akademisyenlerin ihracıyla yaşanılan baskıcı ve faşist uygulamalar 2 Ocak 2021 tarihinde Boğaziçi Üniversitesine kayyum olarak atama ile gelen Prof. Dr. Melih Bulu için öğrencilerin bu durumu kabul etmemeleri ile başlayan süreçte artık tarif edilemez boyutlara ulaşmıştır. Tek talebi “Kayyum Rektör İstemiyoruz” olan öğrencilerin ve akademisyenlerin bu süre zarfında her gün Üniversitelerinde bu haklı talebi dillendirmişlerdir. Düşünce ve tepkilerini göstermek için anayasal hak olan toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını kullanan 159 öğrenci kampüslerinde yerlerde sürüklenerek polis tarafından orantısız güç kullanılarak gözaltına alınmaları ile üniversitelere uygulanan baskı bir kez daha gözler önüne serilmiştir.

Üniversite kampüsü önünde yürümekte olan öğrencilere bir polis amirinin ‘’aşağı bak terbiyesiz’’ diye bağırarak başlatılan saldırı ve gözaltılar ile ‘’Bizden terörist senden Rektör olmaz’’ diyen öğrencilere operasyon yapılırken çatılara keskin nişancılar yerleştirilmesi, operasyonun plânlı yapıldığının ve ülkemizin gözde üniversitelerinden biri olan Boğaziçi Üniversitesi’nin yandaşlaştırılması, öğrencilerinin ve akademisyenlerinin itibarsızlaştırılmasını amaçladığını göstermektedir.

Bizler adalete susamış, demokrasiye güveni ve inancı tam Türkiye Cumhuriyeti’nin her bir vatandaşı olarak; kayyum rektör atamalarının karşısındayız. Her rengi eşit gören LGBTİ+ bireylerin temel hak ve özgürlüklerini yok sayan ve yaşam haklarını tehdit edenlerin karşısındayız. Kolluk güçlerinin haklı taleplerini ile getiren emekçi ve öğrencilere uyguladığı şiddetin karşısındayız. Medyanın işlediği nefret suçunun karşısındayız. Siyasi iktidarın ayrıştırıcı, ötekileştirici ve homofobik söylemlerinin karşısındayız. Üniversiteleri aile şirketi gibi eş dost ve akraba ile doldurarak liyakat ve bilimi yok sayanların karşısındayız. Zulme ses çıkarmayanların karşısındayız.

Kadına yönelik şiddet uygulayanlara, çocuk istismarcılarına, madende göçük altında can veren emekçilerin katil patronlarına, rüşvet çetelerine, halkı soyup soğana çeviren yandaşlara, öğrenci yurdunda kız çocuklarının yanarak ölmesine sebep olanlara ve daha nicelerine engel olmaya gücü yetmeyen devlet şimdi gücünü demokrasi isteyen Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri üzerinde sınamaktadır. SINAMASIN!

Bizler, herkesi korku dağının tepesinde oturan siyasi güç sahiplerinden korkmayan ve demokrasi isteyen öğrencilerimize sahip çıkmaya çağırıyoruz. Saldırı ve gözaltıları kınıyor, öğrencilerin derhal serbest bırakılmalarını talep ediyoruz. Ayrıca antidemokratik yöntemlerle Boğaziçi Üniversitesi’nde Rektörlüğe atanan Prof. Dr. Melih Bulu’nun onurlu bir davranış sergileyerek rektörlükten istifa etmesini; öğrenci ve akademisyenleri istemi doğrultusunda yapılacak seçimle rektör belirlenmesini en demokratik yol olarak görüyoruz. İktidarı öğrencileri haklı demokratik taleplerini yerine getirmeye davet ediyoruz.

Sevgili öğrenciler, sizlerle beraber aşağı bakmıyoruz, baş eğmiyoruz, diz çökmüyoruz. Sevgi ve dayanışma ile…

TMMOB Mersin İl Koordinasyon Kurulu